Erzurum Geleceğin Davos’u Olur mu?
“Erzurum gelecekte Davos olabilir mi?” diye bir soru bana tevcih edilseydi hiç çekinmeden ve adımı söyleme rahatlığında evet, kesinlikle derdim. Hatta olabilir değil olacak derdim. Ne kerametim, ne de kehanetim var. Belki biraz feraset diyebiliriz buna. Aslında ferasetten de öte, bu bir inanç meselesi. İnandığım şey şu: Türkiye çok kısa bir zaman içerisinde dünyanın yeni süper güçlerinden olacak ve Erzurum da o süper gücün bugünkü Davos’u. Bunu nereden mi çıkarıyorum? Anlatayım.
Rönesans ve Reform hareketleriyle akla gerekli değeri vermeye başlayan Avrupa, Orta Çağ’ın karanlıklarından bilimin ışığıyla aydınlandı. Orta Çağ bizim en aydınlık devrimizdi. İmparatorluk düzeyindeki Devlet-i Âliye-i Osmaniye’yi entelektüel liderler yönetiyordu. Akla gereken değer veriliyordu. Devletimiz bir hukuk devletiydi. Medreselerimizde fen ilimleri ile müspet ilimler beraber okutuluyordu. Bu parlak devir maalesef bizde aklın geri plana itilmesiyle tersine döndü. Batı ilerledikçe biz geriledik. Mesele uzun. Sadede gelelim. Bugün Türkiye aynen Rönesans ve Reform hareketleriyle aydınlanan Avrupa gibi kendi dönüşümünü yapmakta ve yeniden İslam’ın nuruyla aydınlanmaktadır. Akıl; Fatihlerin, Yavuzların devrinde olduğu gibi değer görmektedir. Bugün İslam ülkelerinde ( Tunus ve Mısır’da olduğu gibi) diktatörlüklere karşı özgürlük mücadelesi başlamıştır. Hukuksuzluğa, keyfîliğe baş kaldıran ilk ülke Türkiye’dir. Türkiye’de yakılan hukuk ve özgürlük meşalesi bugün yavaş yavaş bütün İslam dünyasını aydınlatmaya başlamıştır. Yakın gelecekte Türkiye ve Çin dünyanın yeni süper güçleri olacaktır.
Bugün Orta Avrupa’da yer alan ve denize hiç kıyısı olmayan bir ülke olan İsviçre’nin Davos kasabasında 1971’den beri Dünya Ekonomik Forumu bir toplantı düzenlenmektedir. Bu kasaba 1.560 metre yüksekliktedir ve kış sporlarıyla adını dünyaya duyurmuştur. Asıl adı World Economic Forum (WEF) olan vakıf, Cenevre merkezlidir. Her yıl Davos’ta iş adamları ve siyasetçilerin katıldığı bir konferans düzenlemektedir.
Türkiye ile İsviçre’yi karşılaştırdığımızda en azından tarihsel olarak daha önemli bir ülke olduğumuz ortadadır. En basitinden bin yıl boyunca dünyanın en önemli kenti olan İstanbul bizimdir. İsviçre’nin denize kıyısı yoktur ve oldukça küçük bir ülkedir. Gücünü tarafsızlığından ve herkese eşit mesafede durmasından almaktadır. Jeopolitik konumumuz İsviçre’nin konumundan kat kat ileridir. Bugün üç kıtanın arasında yer alan, coğrafi konumu itibariyle herkesle dengeli ve tutarlı ilişkiler kurmak zorunda olan Türkiye’nin tarihteki kilit rolünü tekrar üstlenmesi hayal değildir.
Gelelim gelişen Türkiye’nin gelişen şehri Erzurum’a. Tarihi milattan önceye dayanan Erzurum, tarih boyunca Urartular, Kimerler, İskitler, Medler, Persler, Partlar, Romalılar, Bizanslılar, Sasaniler, Araplar, Selçuklular, Moğollar, İlhanlılar ve Safaviler gibi çok çeşitli kavim ve milletler tarafından zapt ve idare edilmiştir. 1514 yılında şehir ve çevresini fetheden Osmanlılar, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu 1923 yılına kadar Erzurum’da hüküm sürmüşlerdir. Unutulmamalıdır ki, Erzurum Kongresi bu şehirde yapılmıştır. Bu kadar önemli bir kent, bugün dünya çapında bir organizasyona (Üniversiteler Arası Kış Olimpiyatı) ev sahipliği yapmaktadır. Bu organizasyonlar büyüyerek devam edecektir. Dünya Erzurum’u tanıdıktan sonra, Davos’ta yapılan ve dünyaya yön veren iş adamı, siyasetçi ve aydınların bir araya geldiği toplantıların Erzurum’da yapılmaması için hiçbir sebep yoktur. Erzurum’da böyle bir toplantının yapılabilmesi hiç de zor değildir. Şu anda binlerce misafiri ağırlayan Erzurum’un bir ekonomik toplantıya ev sahipliği yapması çok da güç değildir. Yeter ki biz isteyelim. Bu manada çalışmalar yürütelim.
Erzurum halkı her zaman devletinin yanında olmuştur. Polisi, askeri kardeşi bilmiştir. Her zaman asayiş ve emniyetin yanında olmuştur. Tüm bu özellikleri Erzurum’un Davos’un yerini alması için önemli artılardır. Erzurum’da güvenliği sağlamak çok kolaydır. Fakat bu saydıklarımız yetmez. Erzurum’un kalkınmasına önemli bir katkı sağlayacak böyle bir çalışma için medyanın, sivil toplum kuruluşlarının, siyasilerin ve vatandaşlarımızın girişimde bulunması gerekmektedir.
Yıllardır Allah için devlete şehit ve vergi veren, verdikleri karşısında asla minnet etmeyen Erzurum, her şeyin en iyisine layıktır. Erzurum hiçbir zaman yatırım almak için yaramazlık yapmadı. Bunu siyasiler de biliyor. O zaman gerekenler ivedilikle yapılmalıdır.
Şuna samimiyetle inanıyorum ki, Erzurum gelecekte dünyayı idare eden başta Türkiye gibi yeni aktör devletlerin iş adamlarının, aydınların ve siyasetçilerin buluştuğu bir merkez olacaktır. Erzurum buna fazlasıyla layıktır. Yolun açık olsun güzel şehir!
